Bu koleksiyonda, Sertaç Taşdelen evrenin ölçeğinde bir parçacığın önemsizliğini açıklar; ancak diğer yandan, günümüz dünyasına ve modern yaşama cevap arar, adeta evrene kendisiyle atıfta bulunur. Koleksiyon, bir mevsim veya cinsiyet ötesinde doğmuş olmayı tercih eder.
Beyaz renk, koleksiyonun varoluşunu oluşturan konuların ağırlığını dengeleyen bir hafiflik sağlarken, siyah tam tersini, renksizliği ve karanlığı temsil eder.
Sonuç olarak, bu parçalar, yaşam-ölüm gibi deneyimlerle hatırlatıcı nesnelere dönüşürler, yaşadığımız veya yaşayacağımız.
Cinsiyetsiz bir tutuma atıfta bulunarak modern kimlik tanımlamalarına ters düşer ve bedeni önemsiz kılar, ifadelerin ve entelektüel duruşun önemini vurgular.